Bir ay önce 15 Temmuz darbe girişiminin 4’üncü yıl dönümüydü.
Üzerinden dört yıl geçse de hâlâ karanlık tarafları olan ve aydınlatılmayan bir darbe girişimi söz konusu. Darbenin kilit ismi olarak anılan Adil Öksüz’ün nerede olduğu ve kimlerle işbirliği yaptığı da hâlâ belirsiz.
“TSK’nin imamı” olduğu, 15 Temmuz’dan önce darbe toplantıları yaptığı, hazırlanan planları Pensilvanya’ya götürdüğü, 15 Temmuz gecesi darbeyi bizzat Akıncı Üssü’nde yönettiği iddia edilen Öksüz’ün, gözaltına alındığı hâlde anlaşılamaz bir şekilde serbest bırakıldığı biliniyor.
Tutuklu Odatv yazarı Müyesser Yıldız, Sincan’da devam eden Akıncı davasındaki duruşmadan Adil Öksüz’le ilgili yeni bir haber aldığını belirtiyor ve şöyle devam ediyor:
“3 Haziran günü Alo 140 Terör İhbar Hattı’na bir ihbar gelir.
Arayan kişi, Adil Öksüz’ün Almanya’daki adresini koordinatlarına kadar verir. Kullandığı kimlikteki adının da ‘Samet’ olduğunu belirtip, güvenlik güçlerinin ‘kimlik bilgilerinin gizli kalması şartıyla’ kendisinden bilgi alabileceğini söyler.
Kayıt numarası verilen bu ihbar 5 Haziran’da Emniyet Genel Müdürlüğü’nce resmi yazıya dökülüp, ‘söz konusu ihbarın tetkiki ile adli makamların talimatları doğrultusunda gereği’ yapılmak üzere Ankara Emniyet Müdürlüğü’ne gönderilir.
Yazıyı alan Ankara Emniyeti ne mi yapar?
12 Haziran’da Akıncı davasının görüldüğü 4. Ağır Ceza Mahkemesi’ne şöyle bir yazı yazar:
‘Konu ile ilgili olarak Emniyet Genel Müdürlüğü’nün ilgi (b) sayılı yazısı 2018/156 esas numaralı dosyanıza eklenmek üzere yazımız ekinde gönderilmiş olup, bahse konu ihbar ile ilgili olarak talimat verilmesi halinde gerekli çalışmalar yapılacaktır. Arz ederim.’”
Yıldız, 15 Temmuz’un en önemli ismi hakkında böyle bir ihbar gelmesine rağmen harekete geçmek yerine mahkemeden talimat istenmesi ve bunun beklenmesi yoluna gidilmesine dikkat çekerken, şunları kaydediyor:
“Gariplik bundan ibaret değil. Dosyaya bu yazının geldiğini öğrenen bazı sanık avukatları Kurban Bayramı’ndan önceki talep duruşmasında, gerekli talimatın hemen verilip Adil Öksüz’ün yakalanmasını ister.
Ne mi olur?
Mahkeme avukatların tüm taleplerini, dolayısıyla bunu da reddeder.
Hep birlikte şaşırmış gibi yapalım mı?”