15 Temmuz’la ilgili Genelkurmay Çatı davasında sıkıyönetim bildirisinde imzası bulunduğu öne sürülen Mehmet Partigöç esas hakkında mütalaaya karşı savunmasını yaptı. Yurtsa Sulh Konseyi başkanı olmakla suçlanan eski Tuğgeneral Mehmet Partigöç, “O kadar salak bir darbe ekibi ki, Genelkurmay’ı teslim almak için Foça’dan ekip çağırıyor. 2 bin kişilik Destek Kıtalarının olduğu Genelkurmay’ı 29 kişi teslim alıyorsa… Ben zeki değilim, siz geri zekalısınız” dedi. “Bu davada en çok ismi geçen Hulusi Akar. Halk o gece Genelkurmay’ın kapısına dayanıp ‘Hulusi’yi isteriz’ dedi.” diyen Partigöç, o şimdi nerede diye sordu.
Avukatı olmadığı için CMK’dan avukat beklenmesi sebebiyle geç başlayan duruşmada Mahkeme Başkanı Oğuz Dik, Partigöç’e, “Konuşmak ister misin?” diye sordu. Partigöç kahkaha atıp, “Ne konuşayım?” karşılığını verdikten sonra savunmasına şu sözlerle başladı:
“Ben başlayayım, görüşmeyeyim. Sizin de başınız ağrımasın. İdare, ‘Biz bu adam avukat tutamasın diye bunca zulüm, baskı yaptık, bir hakim çıktı avukatla görüştürdü’ der. Kendimi değil sizi düşünüyorum. Bu 5’inci avukat. Bir gelen bir daha gelmiyor. Ya korkuyor ya tehdit ediliyor. O yüzden avukatla görüşmeyeyim. İdarenin hedefi bu. Tüm mal varlıklarıma el konuldu. 11 yıl önce emekli olan eşimi bile atıp, maaşını kestiler. İdarenin bu gayretlerine saygı duyuyorum. Çünkü devlete saygı bizim kültürümüzde var.”
“BİR SAVCI, ‘ŞU İŞLER BİTSE DE BİR RAKI MASASINDA KONUŞSAK’
Boşanma davasının 3 yılda sürdüğü Türkiye’de binlerce yıllık hapis istenen bu davanın 2 yılda bitirileceğini belirten Partigöç, şöyle devam etti:
“Herhangi bir hazırlık yapmadım. Çünkü her yazdığım, konuştuğum takip edilip, çarpıtılıp, medyaya yansıtılıyor. Çamaşırlarımı yıkatmadığımı bile haber yaptılar. Her gün, ‘bu adamın savunması nerede?’ diye arama yaptılar. O yüzden hiç hazırlık yapmadım. Şiir okuyamam. Vaaz da veremem, çok dini bilgim yok. Yansı yapamam, çünkü generaller bu işle uğraşmaz, proje subayları yapar. Ama dairem komple tutuklu. Neyse hitabetime güveniyorum. İlk savunmamda işkence altında ne söylediysem, benimle aynı bölükte görev yapmış astsubay bana işkence yaparken ne söylediysem, onu söyleyeceğim. İddianameye cevap vermiyorum. Çünkü benim emrimde çalışan herkese işkence yaptılar. Baktılar olmuyor, Serkan Sağ’ın eşini getirip tehdit ettiler. Bir başkasının annesini getirdiler. Ayıptır, yazıktır, günahtır. Astlarımın yaptığı veya yapmadığı her şeyin mesulü benim. Ben Hulusi Akar değilim. ‘Ben mesul değilim’ deyip, efelenerek gezmem.”
Partigöç, “Ben niye burada olduğumu biliyorum. 17 YAŞ toplantısında bulundum, dinledim. Ülke buraya nasıl geldi, niye biliyorum. Hatta bir savcı, ‘şu işler bitse de bir rakı masasında konuşsak’ dedi” dedikten sonra aleyhine ifade verenlerin iddialarını cevaplandırmaya başladı.
“GENELKURMAY’I 29 KİŞİLİK FIRAT ALAKUŞ’UN EKİBİ TESLİM ALIYORSA, HİÇ BUNLARI BOŞUNA BESLEMEYELİM”
Gizli tanıklar Şapka ve Kuzgun kod Hakan Bıyık ile Halil İbrahim Yıldız’ın Savcı Okan Batu tarafından İzmir Casusluk davası için hazırlandığını, bu işin ucu Yaşar Güler’e dokunacak mı, dokunmayacak mı pazarlığı yapılırken, 15 Temmuz olunca burada kullanıldığını öne süren Partigöç, şunları söyledi:
“O kadar salak bir darbe ekibi ki, Foça’daki Halil İbrahim Yıldız’ı Ankara’ya çağırıyor. Hiçbir planlamada böyle bir şey yoktur. Mesela hendek operasyonu yapılacaktı, sadece Ali Osman Gürcan çağrıldı, çünkü onun birliği kritikti. Halil İbrahim niye çağrılır? Adam garabet Yurtta Sulh Konseyi’nde de değil.”
Partigöç, aleyhinde ifade veren dönemin Genelkurmay Destek Kıtaları Komutanı Cengiz Aydın’ı suçlarken de şunları anlattı:
“O gece vatandaşlar kapıya dayanmış, ‘Hulusi’yi isteriz’ diyor. Hulusi kim, bugünün milli kahramanı. Alsalar ne olacaktı? Ona da ‘F…’cü’ denip, geçilecekti. Destek Kıtaları Komutanından habersiz bırakın içeri adam girmesini, kuş bile uçamaz. Herkes sorumluluktan kurtulmak için birbirini suçluyor. 2 bin kişilik Destek Kıtalarının olduğu Genelkurmay’ı 29 kişilik Fırat Alakuş’un ekibi teslim alıyorsa, hiç bunları boşuna beslemeyelim.”
“SİZ GERİ ZEKALISINIZ”
Mahkeme Başkanı Dik, sanık avukatlarından birisini görüntü almaması konusunda uyarınca Partigöç, “Bizim haber değerimiz kalmadı. Bizim görevimiz, yeni rejim için araç olmaktı. Bitti, gündemden düştük” yorumunu yaptı. Aleyhine ifade veren herkesin, “Partigöç, tatbikat olduğunu söyledi” dediğini hatırlatan Partigöç şöyle devam etti:
“Askerlik yapan herkes bilir, emir komuta ilişkisi olmayan birini kimse dinlemez. Aleyhime en çok ifade verene ya da gidin Ahmet Zeki Üçok’a sorun. Ben geri zekalı mıyım, böyle bir şey söyleyeyim? Söylesem de sadece Destek Kıtaları Komutanına söylerim. Biraz akıllı olun ya. Ben akıllı değilim, siz geri zekalısınız.”
Partigöç bunları söylerken Başkan Dik’in esnediğini görünce, “Uykunuz geldiyse, ara verebiliriz” dedi. Bu söz salonda gülüşmelere yol açarken, Başkan Dik, “İçeri sıcak da ondan” deyip, mübaşirden kapıyı açmasını istedi.
“SAVCI OKAN BATO’YA GİDİYOR, ‘BEN DE SİZDENİM’ DİYOR”
Mehmet Partigöç, 15 Temmuz gecesi derdest edilen komutanlardan olan Atilla Gökesaoğlu hakkında şunları anlattı:
“Onun da F…’cü olduğu konuşuluyordu. Savcı Okan Bato’ya gidiyor, ‘Ben de sizdenim’ diyor, Ankara’ya geldiğinde komutanlara, ‘Personelimizin hakkını sonuna kadar savundum’ diye ayak oyunu yapardı. Odamdaki belgeler ortadan kaldırıldı. Hangi deliller lehimeydi, hangi deliller şu andaki koca koca generallerin aleyhineydi, ortadan kaldırıldı. Şimdilik ikisini söyleyeyim. Atilla Gökesaoğlu’nun Çorlu’dayken cemaatin çok önemli ismi Hamidullah Öztürk’le görüştüğünün belgesi vardı. Tabii bu olunca Atilla Gökesaoğlu birilerini suçlayacak, ‘Partigöç benim yerimi tespit etmeye çalıştı’ diyecek. O da biliyor, kendisini tutuklayacaklar. Değilse, o gecenin bu kahramanını niye emekli ettiler? Arkasındaki gerçek bu.
Bir diğer isim Gaziözkürkçü’nün çocukları Cemaat okullarında okumuş. Kendisi ‘F…’yle iltisaklı, fırıldak bir adam. İki taraftan kuyruğunu kaptırmış, ya 28 Şubat’tan ya F….’den tutuklanacaktı. O da emekli edildi. Ancak göreceksiniz bu iki isim F….’den tutuklanacak.”
Esas hakkındaki savunmasına geçen Partigöç, sözlerine şöyle başladı:
“Namaz kılmayı bilmiyordum. Şükür namazını öğrendim, kıldım. Şükrediyorum ki, Fethullah Gülen’i buraya getiremediniz. Getirseydiniz eminim o da, ‘Talimatı Partigöç’ten aldım’ derdi. Bunu derse, ne yaparım bilmiyorum. Böyle bir korkum var” dedi.
Kendilerini getirip götüren jandarmaların bile, “Koğuşta hırsızlık olursa Partigöç çaldı deriz” diye konuştuğunu kaydeden Partigöç, Jandarma Komutanı için, “Aman siyasetin kırbacı duymasın” ifadesini kullanınca, Başkan Dik, sözünü geri almasını istedi. Partigöç de, “Geri aldım” dedi.
“ŞAİBELİ TERFİ VARSA, ONLAR SORUMLUDUR”
Partigöç, 2013-2015 arasında terfi edenlerin tamamının cemaat üyesi olduğu iddiasıyla ilgili olarak da şunları söyledi:
“YAŞ kararlarının yargıya açılmasına kadar, iktidar Genelkurmay’dan giden hiçbir listeyi değiştirmemiştir. İlker Paşa, Işık Paşa, Yaşar Paşa çıkıp da, ‘Biz bunları terfi ettirmeyecektik de siyasi irade istedi’ diyemez. Ancak diyor, koca koca kitaplar yazıyorlar. Şaibeli terfi varsa, onlar sorumludur. Sadece iki örnek anlatayım. Yaşa Paşa tümgeneralken emeklilik kotasına yaklaşmıştı. Bıçkın bir tümgeneral daha vardı, Mutlu Arıkan. O terfi edip, İsmail Hakkı Pekin’in yerine İstihbarat Başkanı olacaktı. 15-20 gün kala Mutlu Arıkan’ın ses kaydı düştü. Ergenekon, Balyoz’da yargılananların aleyhineydi. İdari tahkikat heyeti kuruldu. Ses kaydı kriminale gönderildi. Ona ait olduğu şeklinde rapor geldi. O gün tası tarağı topladı gitti. Ortadan kayboldu, hiç konuşmadı. Yerine Yaşar Paşa geldi. Bunu Yaşar Paşa’nın yaptığını zannetmiyorum. Terfi edecek olan İsmail Hakkı Pekin’in yerine ise siyasi irade başka birisini istedi. Bunlar dışında siyasi iradenin terfilere hiçbir müdahalesi yoktur. 2013’ten itibaren ise terfileri belirleyen tamamen siyasi iktidardır.”
AKAR KAYSERİLİ DEĞİL
Partigöç, Hulusi Akar’ın terfisini ayrıca anlatacağını bildirirken Akar için, “Kayserili değildir. Babasının görevinden dolayı Kayseri’ye gitmiştir. Abdullah Gül’den prestij kapmak için kendini Kayserili ilan etmiştir. Kayseri diasporası siyasette etkin olduğu için damarı kabarmış ve Kayserililiğe dört elle sarılmıştır” ifadelerini kullandı.
Partigöç, Harp okullarındaki şok mangaları konusuna değinirken de, “Peki Harp Okulu komutanları nerede? Hulusi Akar, Yılmaz Uyar, Kenan Hüsnüoğlu nerede? Suç varsa, onlar nerede? Gazoz kapağı mıydı onlar? Hulusi Akar 3 yıl komutanlık yaptı. Herkes suçlanıyor, herkese F…’cü deniyor. Hulusi Akar küfre, sopalamaya nizamiyedeki nöbetçiden başlardı. O kadar etkiliydi. Bunlar olurken, neredeymiş?” dedi.
“SÖZLEŞMELİ ER KANUNU YAZAN BİZİZ”
Kendi dönemlerinde çıkarılan bir çok kanunun halen uygulamada olduğunu veya hazırladıkları projenin 15 Temmuz’dan sonra hemen hemen aynen hayata geçirildiğini savunan Partigöç, şu örneği verdi:
“Mesela sözleşmeli er kanunu yazan biziz. Bunu Başbakan istedi. Gönderirken de, ‘Sayın Başbakanın emriyle hazırlanan teklif ektedir’ diye gönderdik. Anlamı, ‘Biz istemiyoruz’du. Niye istendi. Çok şehit geliyordu. Yükümlü şehit olduğunda tepki farklı, sözleşmelide farklı oluyordu. Toplum yöneticilerin çocuklarının nerede olduğunu soruyordu. ‘Kritik yerlere sözleşmeli alınsın’ dendi. Madem biz kötüyüz, hainiz, terör örgütüne çanak tuttuk, bunları niye kaldırmıyor veya değiştirmiyorsunuz?”
Partigöç, bir telefon trafiğini açıklarken de askerlik dağılımın bilgisayarla yapıldığı ve müdahale edilmediği söyleminin yalan olduğunu, komutanların buna girdi yapma salahiyeti bulunduğunu, Akar ve diğer komutanların çocuklarının Çanakkale ve civarında askerlik yaptığını öne sürdü.
GÖKHAN SÖNMEZTAŞ EKİBİ FOÇA’DA KUMDA OYNAYAN BİR EKİP!
Savunmasının devamında Gökhan Sönmezateş’e emir verdiği iddiasını cevaplandıran Mehmet Partigöç, “Ben o kadar geri zekalı mıyım? Gökhan birisine ateş etmiş mi? Aliağa körfezinde kumda oynayan bir ekip onlar. Ben böyle bir şey yapacak olsam muharip geçmişi olan bir yığın adam varken, onunla mı iş tutacağım” dedi.
Partigöç’ün bu sözleri salonda gülüşmelere yol açtı ve herkes Sönmezateş’e baktı.
“NECDET ÖZEL, ‘HULUSİ’NİN GELİŞİ YANLIŞ’ DEDİ”
Partigöç’ün asıl ilginç iddiaları bundan sonra geldi. Darbe olayının nasıl olduğunu anlamak için bazı isimleri tanımak gerektiğini belirten Partigöç, özetle şunları anlattı:
“Bu davada en çok ismi geçen Hulusi Akar. Halk o gece Genelkurmay’ın kapısına dayanıp ‘Hulusi’yi isteriz’ dedi. Çünkü böyle bir algı oluşturulmuştu. Bu algıyı kim oluşturmuştu; Biraz Balyoz ve Ergenekon’dan yargılananların gayretleri, buna çanak tutan poliste oluşturulan bir birim ve bazı siyasiler onu hedefe koymuştu. Kod Abdullah ifadesinde, ‘Hulusi Akar darbe yapacak’ diye brifing verdiklerini söyledi. Tabi Hulusi bir gün güçlenirse ne yapar diye düşünmedi. Garibim bilmiyordu. Akar güçlendi ve defteri dürüldü ayazda kaldı. Hulusi bugün diyor ki, ‘hainler ayrıldıkça güçleniyoruz.’ Oysa sen de aynıydın, aynı ithamlara sahiptin. Pozat’ta iki yıl tugay komutanlığı dışında kıta görevi yok. Özel kalem, yurtdışı, harp okulu komutanlığı. Aslında harp okulu komutanlığının üçüncü senesinde alınarak, ipi çekilmiş defteri dürülmüştü. Sonra birileri araya girdi. Bu araya girenler siyasetçiler miydi, F…’cü müydü, F…. müydü, CETÖ müydü bilmiyorum. Ancak, özellikle Işık Paşa’nın istifasından sonra, bir şeyler değişti ve önü açıldı. Kim bu sihirli değneği Hulusi Akar’a değdirdi. Kimse bunu araştırmıyor. Hulusi Akar’ın sisteme dahil edilmesi gerekiyordu. Necdet Özel giderken, kuvvet komutanlarının ordu komutanlığı yapmış olanlardan atanmasına ilişkin bir kanun teklifi hazırlamamızı istedi. Ben de bunun hüllesi yapılır dedim ancak Necdet Özel, ‘Hulusi’nin gelişi yanlış. Bu ordunun siyasallaşmasıdır. Üç gün sonra milleti parti binalarından toplarız’ dedi. Kanun teklifini yazdım, önce Yaşar Güler Paşa’ya gösterdim. Kendisinin önünü kesmek için yazdığımızı zannederek kızdı. Durumu açıkladım. Sonra bunu Milli Savunma Bakanlığı’na gönderdik. Necdet Özel komutanın tahmini doğruymuş, Hulusi Akar’ın siyasi gücü varmış. O teklif Milli Savunma Bakanlığı’nda kaldı.
“HULUSİ İLE NE YAPACAKSINIZ YAPIN”
Necdet Paşa çok sinirlenmişti. Giderken de, ‘Başımıza geleceklerden siz sorumlusunuz Hulusi ile ne yapacaksınız yapın’ dedi. Bize, Balyoz, Ergenekon kumpasını kuranlara ilişkin bir isim listesi gelmişti. Bu listenin içinde Hulusi Akar’ın da adı vardı. Bunu bana ikinci başkan Yaşar Güler vermişti, ona da bir polis vermişti. İşte bir sihirli el bu listeyi de yok etti. Hepimizin MASAK raporu isteniyor. Hulusi Paşa’nın eşi ve çocuklarınınkini de isteyin. TSK’daki tüm Genelkurmay çalışanları personele mal beyanı vermek zorundadır.
Şimdi size yine bir evraktan söz edeceğim. Hulusi Akar’ın 15 Temmuz’dan 2-3 ay önce çocukları adına TOKİ’den ikişer ev aldığı, ödemeyi nakit yaptığı ve bunu MİT’te çalışan emekli bir albay üzerinden yaptığı doğru mu incelensin. Bunu niye beyan etmedi, bu para nereden geldi sorulsun. Bunları anlatsın, sonra gelsin bizi burada gömsün, çünkü o bize ölmeyi emreden komutanımızdır. Bulmuşlar üç beş garip astsubayı yargılıyorlar. Bir komutanımız hakkında bunları söylemek istemezdim. Ama astsubayı, çavuşu savunamayan bir orgeneral bunları hak ediyor. Sen gel o evleri nasıl aldığını anlat. Aynı evrakta şu yazıyordu, ‘para evinden eşinden nakit olarak alınmıştır.’ Bu TSK’da hiçbir şey gizli kalmaz. Hatırlanacaktır, bu haber konusu da oldu; Hulusi Akar Balyoz’dan yatanları cezaevinden ziyaret ettiğinde, ‘Üzülürseniz büzülürsünüz’ gibi şeyler de söylemişti. Orada yatanlarda çok tepki göstermişti. Bunun üzerine Yaşar Paşa bana ‘git kendileri ile görüş’ dedi. Gittim, görüştüm. ‘O gelmesin bize bunları söyledi’ dediler. Bunu söyleyen Hulusi Akar şimdi onlara şirin görünmeye çalışıyor. ‘Balyoz belgeleri gerçekse bu bir darbe planıdır’ diyen binbaşı, Hulusi Akar Paşa göstermeden o raporu veremez.
Bir başka olay…
“HULUSİ AKAR’IN DARBEDEN SONRA KURTARILDIĞI SÖYLENİYOR. KİM KURTARMIŞ, NASIL KURTULMUŞ BU YOK”
İstanbul’da gittiği bir terzi var. Cavit Çağlar da oraya gidiyor. Oradaki bir takım şeyler oradan Aleksandr Dugin’e intikal etti. Orada kimlerle ne bağlantılar kurdu, gelip bunları anlatsın. Bunlar arasında en masum Yaşar Paşa, o da çıkarına bakar ayrı mesele. Hulusi Akar kuvvet komutanı iken beni çağırdı. Genelkurmay Başkanı olacak. Yapılacak planlamalar ile ilgili bilgi istiyor. ‘Yaşar Paşa’yı ne yapıyorsunuz’ diye sordu. Öncesinde biz Yaşar Paşa ile konuşmuştuk, 2’nci Ordu komutanı olmasını. Çünkü terörle mücadeleyi bilen odur. Özel Kuvvetleri, Özel Kuvvetler yapan Zekai sa..ğı değil, Yaşar Paşa’dır. Ben 2’nci Ordu Komutanlığı meselesini Hulusi Paşa’ya dediğimde, ‘Salak mısın lan. Oraya gidecek bir yığın adamla iş bağlayacak. 2’nci Başkan olarak kalsın. Ben onu zapturapt altına alırım’ dedi. Hakikaten de adamcağıza sabah 9’dan 1’e kadar iş veriyordu. 1’den 8’e kadar da evrak okutuyor idi. Adamcağızı akşama kadar orada meşgul ediyor sonra piyasaya salıyordu. Hulusi Akar Paşa’nın ilmi siyaseti çok güçlüdür, çok zekidir. Son olarak o gece Hulusi Akar’ın darbeden sonra kurtarıldığı söyleniyor. Kim kurtarmış, nasıl kurtulmuş bu yok. Çerez yemiş, çayını kahvesini içmiş. Hemen hanım aklına gelmiş, onu arıyor. TSK donla dışarıda. Zekai’de öbür taraftan karıyı teselli ediyor.”