Meclis gündemine de taşınan rapora göre kayıp silahların sayısı 100 bini aşmış durumda. Raporda yer alan verilere göre geçen yıl 106 bin 740 silah çalındı veya kayıp olarak bakanlık kayıtlarına girdi.
Bu rakam, kamuoyunda yasa dışı bireysel silahlanma endişelerinin yanı sıra özellikle 15 Temmuz 2016’daki darbe teşebbüsünden sonra Türk Silahlı Kuvvetleri ve Emniyet Genel Müdürlüğü depolarından kaybolan silahlarla ilgili tartışmaları yeniden alevlendirdi.
Darbe teşebbüsünden sonra sivillere ruhsatlı silah verilmesini destekleyen resmi beyanlar ve kayıt dışı, ruhsatsız silahlanmadaki artış endişeleri büyütmüştü.
İnternet üzerinden silah temin etmenin kolaylıkları muhalefet ve sivil toplum örgütlerinin en çok eleştirdiği konuların başında geliyor.
İçişleri Bakanlığı Kaçakçılık, İstihbarat, Harekat ve Bilgi Toplama Dairesi Başkanlığı’nın (KİHBİ) 2014 yılı faaliyet raporunda kayıp ve çalıntı silah sayısı 14 bin 682. 2015 raporunda bu sayı 91 bin 120’ye yükseliyor. Darbe teşebbüsünün yaşandığı 2016 yılına ait raporda ise sayı 17 bin artarak 107 bin 628’e ulaşıyor.
Darbe gecesi çok sayıda askerin silahları sivillerce ellerinden alınmış, bazı askerler ise silahlarını sivillere vererek teslim olmuşlardı. Emniyet Genel Müdürlüğü depolarındaki çok sayıda silahın darbecilere karşı direnen sivillere dağıtıldığı iddiaları ise tartışma yaratmıştı.
Ankara’da işlenen bir cinayette kullanılan, polis teşkilatına ait MP5 otomatik silahla ilgili olarak cinayet zanlısı, silahı, emniyetin 15 Temmuz darbe gecesi sivillere yaptığı dağıtımdan edindiğini söyledi.
Bu ifade üzerine Ankara Valiliği yazılı bir açıklama yaparak darbe teşebbüsü sırasında silah depolarından polislere kayıt tutulmadan silah dağıtıldığını, ancak sivillere silah dağıtılmasının söz konusu olmadığını bildirdi.
Açıklamada, dağıtılan silahların daha sonra toplandığı, söz konusu MP5 otomatik silahın ise kayıp olarak kayda geçtiği belirtildi.
İçişleri Bakanlığı, tartışmaların ve kamuoyundaki endişelerin artması, konunun meclis gündemine gelmesi üzerine bakanlığın resmi Twitter hesabından bir açıklama yaptı.
Ancak bu açıklama kafalardaki soru işaretlerini iyice artırdı. Bakanlık raporda yer alan 106 bin 740 kayıp silah sayısının 1944 yılından 2017 yıl sonuna kadar olan 73 yıllık süreyi kapsadığını savundu.
Ancak bu bilgi esas alındığında da 1944’ten 2014’e kadar 70 yılda sadece 14 bin olan kayıp silah sayısının neden son üç yılda birden bire 106-107 bine çıkarak adeta patlama yaptığının izahı gerekiyor.
Kaldı ki Milli Savunma Bakanı Nurettin Canikli, 11 Şubat 2018’de Meclis Genel Kurulu’nda konuya ilişkin soruya şöyle yanıt verdi:
“Kayıp durumdaki silahların (…) tüm yurtta aranmaları sağlanmıştır. Ayrıca konu adli makamlarca da soruşturulmaktadır.”
Yani Savunma Bakanı darbe gecesi kaybolan silah ve mühimmatı bu sözlerle doğruladı.
İçişleri ve milli savunma bakanlarının açıklamalarındaki çelişki sorunu daha gizemli hale getirdi.
106 binden fazla kayıp silahın nerede ve kimde olduğu, gerçek sayının bu olup olmadığı halen bilinmiyor.
Emekli Astsubaylar Derneği ise silahlı kuvvetlerdeki tüm silah ve mühimmatın hatta matara ve botların bile askeri personele zimmetli olduğunu vurguluyor.
Özellikle silahların astsubaylara zimmetlendiği belirtilerek şu ana kadar bulunamayan kayıp silahlar nedeniyle pek çok astsubayın endişeli ve tedirgin olduğu kaydediliyor.
Toplumda artan gerginliklere Akit TV gibi yayın kuruluşlarının kimi sunucularının muhaliflere karşı dile getirdiği “ölüm tehditlerinin” yarattığı korku ve kaygılar da ekleniyor.
Aynı kanalın bir sunucusu, Afrin harekatında gündeme getirilen sivil ölümleri iddiaları üzerine canlı yayında “Sivil öldürecek olsak Cihangir’den başlarız, Nişantaşı, Etiler… Di mi yani, bir sürü hain var. Türkiye Büyük Millet Meclisi var” diye konuşunca hakkında soruşturma başlatıldı.
KAYNAK: AL-MONITOR