Nordic Monitor’ün ulaştığı ifadelerde Ankara gözaltı merkezlerinde işkence gören askerler beraber kaldıkları Orgeneral Akın Öztürk’ün uğradığı ağır işkencelerden de bahsediyor.
Hava Kuvvetleri Komutanı Abidin Ünal’ın isteği üzerine Akıncı Üssü’ne giden ve Genelkurmay’ın darbe girişimi ile ilgili bir ilgisinin olmadığını açıklamasına rağmen tutuklanan Öztürk’ün darbe lideri suçlamasıyla özellikle kötü muameleye ve işkenceye maruz kaldığı anlaşılıyor.
Daha önce kamuoyuna yansıyan çıplak bırakma, erlere dayak attırma ve parmaklarına asit dökülmesi gibi işkencelere uğrayan 68 yaşındaki Öztürk’ün, askerlerin tanıklıklarına göre ciddi bir şekilde ölüm riski geçirdiği anlaşılıyor.
ÜSTEĞMEN FARUK ÖRNEK: Akın Öztürk’ü dahi gördüm yanımdaydı arkamdaydı, kalbine tekme atıp “hala ölmedin mi orospu çocuğu” dedikleri zaman benim elim ayağım titredi zaten. Hala onların acısını şu an yaşıyorum, her defasında uyandığımı hatırlıyorum.
YÜZBAŞI HAKAN GÜLER: TEM’de şahit olduğum bir vakayı arz ediyorum. Hakan Öztunç adında bir polis memuru kendisi bağırıyordu ben Hakan Öztunç diye. Orgeneral Akın Öztürk’e işkence yapıyordu Akın ÖZTÜRK’ün kulağını kesti. “Sizin imamınızı yakaladık, söyle lan senin imamın kim?” diyordu. Öztürk “Benim imamın falan yok” diyordu. “Arif Öksüz’ü aldık “diyordu Adil Öksüz’e Arif Öksüz diyordu. Yani Ankara TEM’de Adil Öksüz kaçmadan önce yakaladıklarını biliyorlardı. Kapalı spor salonunda iken bir takım jandarma rütbelileri gelerek bazılarını aldı götürdü. Ne hakim kararı ne savcı talimatı olmadan. Keyfi olarak. Aramızdaki fark nedir bilmiyorum, ben derdimi 18 aydır kimseye anlatamıyorum. Polislere ‘bakın bana emri Sadık paşanın emri üzerine üzerine Tarık binbaşı. Bundan ötesini bilmiyorum’ dedim. İki tane isimle kurtaramazsın dediler, askeri terbiyeme, inancıma , ahlakıma aykırı iftira atamam dedim, sonra güzel bir daldılar bana. Dediler ki Özkan diyeceksin, öbürü dedi Cemal de, En son tmam sen Özkan de dediler. Sonra ben mahkemeye çıktım, iftira atamam Allah’tan korkarım bunların da çoluğu çocuğu var, isim vermezsem işkence. İsmi hiç geçmeyenleri söyledim.
TEĞMEN ÇOŞKUN YETİM: Polislere teslim ederken hazırlamış oldukları tutanağı bana okutmadan imzalatmak istediler. Okumak istediğimi söylediğimde ellerinde ki plastik kelepçelerle kafama vurup kafamı tekmeleyip, küfürler ettiler. Ben de bunun üzerine imzaladım. 1.80 boyalarında sakallı, boğuk sesli muhtemelen emniyet mensubu, onca erkeğin arasında üzeri ıslatılmış bayan kursiyer teğmeni taciz etmiştir. Bu girişim o an salonda bulunan yine kursiyer teğmen olan eşinin gözleri önünde gerçekleşmiştir. Son günümüzde Azrail denilen polis amiri “Bir şey bilmiyorum. Benim bir şeyden haberim yok demeye devam edin birazdan konuşmayanların başlarına neler geleceğini göreceksiniz” dedi ve infaz edilmeye götürüleceğimiz şeklinde bir algı oluşmasına neden oldu.
YARBAY CEMAL İYİGÜN: Üzerimdeki üniforma safari kıyafetiydi. O safari kıyafetinin tüm düğmeleri ay yıldızlıdır. Ben öyle yapıyorum. Safari kıyafetini çöpe atacağım zaman o düğmeleri ayıklarım. O kıyafetin bir onuru vardır. O üniformayı ayaklar altında çiğnediler orada. Polis amiri bunu atın merdivenden aşağı ölsün dedi. Ayrıca başka kalmadıysa el bombalarını atıp çıkalım dediğini duydum. Sadece alt iç çamaşırım olacak şekilde yalınayak olarak otobüse ilerlerken sağlı sollu dizilmiş polisler tarafından darp edildim. Yol boyunca annelerimiz, eşlerimiz 5-6 yaşlarındaki kızlarımız için “bizim onların ırzlarına geçmemize kim engel olacak. Hepsi fahişe olacak. Tüm Ankara üzerlerinden geçecek” ve benzeri insanlığı geçtim hayvanların bile seviyesinin altında küfürler edildi. Aldığım darbelerden dolayı parke zeminine düşmüştüm. Sağlık görevlisi beyin sarsıntısı geçiriyor hastaneye götürülmesi lazım dedi. Polis botlarla her iki elimin üzerine çıkarak çiğnedi, kendisince durumumun gerçekten ağır olup olmadığını kontrol etti.
TEĞMEN İSMAİL YAPICI: Salondaki polisler “Bize sorgusuz sualsiz vur emri verildi, istersek hepinizi burada öldürürüz. Biz yine insaflıyız. Artık karılarınız, kızlarınız bize helal.” diyorlardı. Gözaltında olmama rağmen “gözaltında değilsiniz, daha gözaltı başlamadı” diye söylendi. Hareketleri yapamayanlar dövüldü. Ben de ördek yürüyüşü pozisyonunda uzun süre duramayıp dizimi yere koyduğumda, plastik kelepçe ile sırtıma vurdular, tekmelediler. Sürekli edilen küfürler; Vatan hainleri, satılmış köpekler, orospu çocukları, Yahudi tohumları, Ermeni dölleri, analarınız, bacılarınız, karılarınız bize helal, yaşadığınıza dua edin, buradan sağ kurtulmaya bakın, dışarıdakiler sizi istiyor verelim mi?
YARBAY ERDOĞAN ÇİÇEK: silahın namlusuyla dipçiğiyle tekmeyle yumrukla şiddet gösterilerek yere yatırıldım en önde olduğumdan girişe yakındım dışarıdan her içeri giren başıma tekme atarak üzerime botlarıyla basarak içeri geçti sadece kilot kalıncaya dek soyuldum. İsmini vermeyeceğim ancak kendisi burada isterse açıklayabilir gözümün önünde cereyan eden olayda M16 silahının namlusuna yerde yatarken siyah saçlı yapılı bıyıklı birisi tarafından kilotu üzerinden makatına sokulmak için zorlandı. Yanıma yeni yerleştirilen bir başkasına görevliler vururken içlerinden birisi de “bu burda bitmeyecek adreslerinizi alıp karılarınıza kızlarınıza tecavüz edeceğiz” diyordu. Akşamları memur sayısının artmasıyla işkence ve eziyet başlıyordu. 1,5 saat durmaksızın dövülen kişi gördüm. Memurlar yorulmaya başlayınca istekli bazı erlerden ekip oluşturdular, şiddetin her türlüsünü yapmaya izinli olduklarını söylediler. 3 gün 14 saat boyunca hiç su verilmedi, tuvalete müsaade edilmedi tuvalet ihtiyaçlarını bildirenlere altına yapması söyleniyordu, birkaç kişinin altına yaptığını göstermemek için mecbur kalmadıkça ayağa kalkmayıp saklandıklarına şahit oldum.